Genel

Ordu’da 21 alkollü sürücünün ehliyetine el konuldu

Ordu’da Polis Sorumluluk bölgesinde; 25 yaralamalı trafik kazası meydana gelmiş, bu kazalarda 39 vatandaşımız yaralanmıştır. (1) ölümlü trafik kazası meydana gelmiş, (1) vatandaşımız yaralanmıştır.

Trafik kazalarını azaltmaya yönelik denetimlerde;

21 araç sürücüsüne alkollü araç kullanmaktan,

10 sürücüye modifiyeli araç (kesik yay, abart egzoz) kullanmaktan,

11 araç sürücüsüne drift ve hatalı şerit değiştirmekten,

51 araç sürücüsüne kırmızı ışık ihlalinden,

16 araç sürücüsüne hız sınırlarını aşmaktan,

13 araç sürücüsüne seyir halinde cep telefonu ile konuşmaktan,

5 araç sürücüsüne emniyet kemeri kullanmamaktan,

6 araç sürücüsüne kask kullanmamaktan,

İşlem yapılmıştır.

Diğer denetimlerle birlikte toplam 3.610 araç kontrol edilmiş, 399 araç sürücüsüne Karayolları Trafik Kanunu’nun muhtelif maddelerinden işlem yapılmış, 17 araç trafikten men edilmiş, 21 araç sürücüsünün sürücü belgesi geri alınmıştır.Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği ile trafik kazalarını azaltmaya yönelik kontrol ve denetimlerimiz kararlılıkla, yoğun, etkili ve süreklilik arz edecek şekilde devam ettirilecektir.

DOĞA

BAŞKAN GÜLER: “YARALARI BİRLİKTE SARACAĞIZ”

Ordu Büyükşehir Belediyesi Şubat Ayı Olağan Meclis Toplantısı gerçekleştirildi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler Başkanlığında Ordu Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya belediye başkanları, meclis üyeleri ve basın mensupları katıldı. Toplantıya merkez üssü Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ili etkileyen depremde hayatlarını kaybedenlere rahmet, yaralılara da acil şifalar dileyerek başlayan Başkan Güler, depremin ilk anından itibaren yapılan çalışmaları değerlendirdi.

“BİZ DUYGUSUNU ÇOK CANLI BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYDUK”

Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, Ordu olarak 10 ili vuran deprem afetinde biz duygusunun çok canlı bir şekilde ortaya konulduğunu söyledi.

Bu süreçte duygudaşlık denen duygunun tam anlamıyla yaşandığın dile getiren Başkan Güler sözlerine şöyle devam etti:

“Tarihin en büyük felaketlerinden birisini ülkemiz yaşadı. Yine tarihi bir gün yaşıyoruz süreç devam ediyor. Bu elim olayda hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum. Acımız büyük. Yaralananlara geride kalanlara hem sabır hem de şifa diliyoruz. Allah bu gibi acıları bir daha yaşatmasın. Bu aradan gereken dersleri almamız gerekiyor. Çalışmalarımızı da sürdürmek durumundayız. Büyük bir gayret gösterdik. Hepinize teşekkür ediyorum. Ordu olarak önemli katkılarda bulunduk bunu sürdürmeye

devam edeceğiz. Bu binada gece gündüz kapıları açık tutarak gerekli çalışmaları yaptık. Sizlerin de desteğiyle bizler de faaliyetlerimizi sürdürdük. Tek tesellimiz biz duygusunu çok canlı bir şekilde ortaya koyduk. Bu işte insanlık ve değerler zincirinde Ordu’muz güzel bir çalışma yaptı. Temennimiz bundan sonra bunların olmaması. Bizler bununla ilgili vatandaşlık görevimizi yapacağız. Millet olmanın şuurunu birlikte göstereceğiz. Şu ana kadar Ordu güzel ve örnek çalışmalar yaptı. Bunu bize ulaşan ifadeler, benim ifadelerim değil. Tek tesellimiz Ordu’nun yaralarını sarma noktasında göstermiş olduğu örnek çalışmalar oldu. Duygudaşlık denen duyguyu tam anlamıyla yaşadık. Bunu birlikte başardık bundan sonra da birlikte başaracağız. Bütün milletimize tekrar baş sağlığı diliyorum.”

“532 KİŞİ 64 AİLE ORDU’YA GELDİ”

Deprem sonrası bölgeye göçlerin yaşandığını aktaran Başkan Güler, Ordu’ya 64 ailenin geldiğini belirtti.

Ünye Çınarsuyu Tabiat Parkı’nın depremzede çocuklara destek, psikolojik ve sosyolojik yönden destek verecek bir merkez olacağını da söyleyen Başkan Güler konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu olayın iki tarafı var bir deprem öncesi dönem, bir de yeni dönem. Artık Türkiye eskisi gibi olmayacak. 10 şehrimizden göçler başladı. Bizde yoğun ilgi gören illerden bir tanesiyiz. Şu ana kadar 532 kişi 64 aile Ordu’ya geldi. Bölgede yaptığımız çalışmalarla dostluklarımızı perçinledik. Usulen ve esas olarak Malatya ile eşleşmiştik. Malatya’ya ilaveten Sayın Valimiz Adıyaman’a gitti. Sonrasında orası da listeye girdi. Biz bununla yetinmedik Adıyaman ve Malatya’ya ilaveten Hatay ve Kahramanmaraş’a da destekler gönderdik. Büyükşehir olarak 269 personel 212 tır ve kamyonla birlikte bölgeye katkıda bulunduk. 19 ilçemizin birbirinden kıymetli katkıları oldu. Hepsine de teşekkür ediyoruz. Çalışmalar bitmeyecek yeni normal dönemde yeni aileler ilimize gelecek. Oradaki çalışmalarımız bitmedi. Orda 269 kişimiz var. Ordu genelinden ise 1.882 personel bölgede. Ordu’dan toplam 488 adet iş makinası 134 tır ve kamyon yardım malzemesi gitti. Bunlar önemli katkılar oraya şimdi bir lojistik merkezi yapıyoruz. Acılar paylaşınca azalır. Biz tırlarla gönderdiğimiz malzemeleri orada araçlarımızla dağıttık. Adreslere taşıdık. Herkese ulaşmasını sağladık. İyi bir organizasyon oldu. Binaların tamiri ve denetimi için ekipler bölgeye gidiyor. Onları birlikte oluşturacağız. Gelenleri burada ağırlamak durumundayız. Gelen ailelerin çocukları için Ünye’deki Çınarsuyu tesisimizde belki de Türkiye’de örnek bir çalışma olacak onları orada ağırlayacak ve psikolog ve sosyologlarla onları destek olacağız. Onların psikolojilerini korumak ve gözetmek durumundayız. Maddi, manevi, şefkat Ordumuza yakışan müşfik yönümüzü göstereceğiz. Bugün onlara olan yarın bize olabilir.”

“ORDU’DA YAPI STOKU İLE İLGİLİ İNCELEMELERİMİZİ YAPIYORUZ”

Göreve geldiği günden bu yana deprem ile ilgili çalışmaların yapıldığını ifade eden Başkan Güler, Ordu’da yapı stoku ilgili incelemelerin de devam ettiğini vurguladı.

Başkan Güler, açıklamasında şunları kaydetti:

“Bu olayın birde bundan sonraki durumu var. Biz zaten 3,5 yıldır deprem konusunu meclisimize getirdik. Bunları tartışmıştık. Bizim İmar Dairemiz ve ilgili birimlerimiz çalışmalarını yapıyor. 19 ilçede 19 yerleşim yeri seçmiştik. Jeolojik çalışmalarımızda yapılmıştı. 11 ilçemizin imar planını yapmıştık. Bu noktada hassasiyetimiz var. Ne kadar az da olsa 2 depremi de burada hissettik. 772 muhtarımıza da bölgelerinde hasar olup olmadığını sorduk. Ordu ilinde depremin etkilerini inceliyoruz hem de kesik kolan ve kiriş varsa bunların incelemesini başlattık. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda yer alıyoruz. Ordu’daki özellikle Altınordu ilçemizde yapı stokunun çoğunun eski olduğunu biliyoruz. Bu anlamda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’de deprem konusunda en hazırlıklı illerden birisiyiz bu çalışmalarla.”

BÖLGEDE GÖREV ALAN DAİRE BAŞKANLARI İZLENİMLERİNİ PAYLAŞTI

Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’in görevlendirmesi ile bölgede bulunan daire başkanları da izlenimlerini meclis üyeleri ile paylaştı. Toplantıda ayrıca yine ilgili daire başkanları yardım kampanyaları ve gelecekte yapılması planlanan çalışmalar hakkında bilgiler verdi.

OTURUM ÜCRETLERİ DEPREMZEDELERE BAĞIŞLANDI

Meclis toplantısında ayrıca alınan karar ile tüm meclis üyeleri 3 oturum ücretini depremzedelere bağışladı.

47 GÜNDEM MADDESİ GÖRÜŞÜLDÜ

İhtisas komisyonundan gelen raporlar ve dairelerden gelen tekliflerle toplam 47 gündem maddesinin görüşüldüğü meclis toplantısında 30 gündem maddesi meclis tarafından kabul edilirken 17 gündem maddesi ise komisyona havale edildi.

Ordu Büyükşehir Belediye Meclisi Şubat ayı toplantısının 2. Birleşimi 17 Şubat 14.30’da Ordu Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirecek.

Genel

Ordu, Deprem Bölgesinin İhtiyacı Gıdalar İçin Seferberlik Başlattı

Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan depremlerden etkilenen Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Kilis, Osmaniye ve Adana’da depremler sonrası genel hayatı olumsuz etkileyen şartların ortadan kaldırılması için çalışmalar hızla sürdürülüyor.

Deprem bölgesinde, bir yandan arama-kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken, diğer yandan vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik çalışmalar da devam ediyor.

Deprem bölgesinde devam eden çalışmalara destek olmak ve depremzedelerin başta kuru gıda olmak üzere acil ihtiyaçlarının karşılanması için Koordinasyon Toplantısı yapıldı.

Eski Valilik binasında, AFAD’dan Sorumlu Vali Yardımcısı Bayram Gale başkanlığında yapılan Koordinasyon Toplantısına, Vali Yardımcısı Turgay Ergin, İlçe Kaymakamları, İlçe Belediye Başkanları, Ordu Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Sait İnan, bazı kamu kurumlarının müdürleri, Ordu, Fatsa ve Ünye Ticaret ve Sanayi Odası ile Ticaret Borsası Başkan ve yöneticileri, 19 ilçemizin Esnaf ve Sanatkarlar Odaları, Ziraat Odaları, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürleri ve bazı sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri katıldı.

Tüm Türkiye’yi yasa boğan depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı, yaralanan vatandaşlarımızda da acil şifalar dileyen Vali Yardımcısı Bayram Gale, depremin olumsuz etkilerinin en kısa sürede giderilmesi için yoğun bir çaba sarf edildiğini ifade etti.

“Deprem Bölgesine, 488 İş Makinesi ve Araç, 1.882 Personel ile 140 Tır ve Kamyon Dolusu Yardım Malzemesi Gönderildi”

Ordu’nun, depremin ilk dakikalarından itibaren iyi bir refleks göstererek, organize bir şekilde deprem bölgesine yardımlarda bulunduğuna dikkat çeken Bayram Gale, bu güne kadar deprem bölgesine 488 iş makinesi ve araç, 1.882 personel ve 140 tır ve kamyon dolusu yardım malzemesi gönderildiğini söyledi.

Deprem bölgesine yapılan yardımların organizasyonunda canla başla çalışan Ordu Büyükşehir Belediyesine, İlçe Kaymakamlıklarına, İlçe Belediyelerine, kamu kurum ve kuruluşlarına, siyasi partilere, meslek odalarına, sivil toplum kuruluşlarına, iş insanlarına, yardımsever vatandaşlarımıza teşekkür eden Bayram Gale, yardımların sürekli olması gerektiğini vurguladı.

“Şu Anda 2.232 Depremzede Vatandaşımız Ordu’da Misafir Ediliyor”

Deprem bölgesinden kendi istekleriyle ayrılıp başka illere giden depremzedelerden 2.232 kişinin Ordu’ya gelerek, otellere, kamu misafirhanelerine ve kendi imkanlarıyla buldukları evlere yerleştiğini belirten Bayram Gale, ilimize gelen depremzede vatandaşlarımızın AFAD İl Müdürlüğüne kayıtlarının yapılması gerektiğini kaydetti.

“Deprem Bölgesinde Kuru Gıda İhtiyacı Var”

Deprem bölgesinde en çok ihtiyaç duyulan malzemelerin başında kuru gıda olduğuna dikkat çeken Vali Yardımcısı Bayram Gale, “Adıyaman’da Koordinatör olarak görev yapan Valimiz Sayın Tuncay Sonel ile sürekli irtibat halindeyiz. Sayın Valimiz bize, deprem bölgesinde en çok kuru gıdaya ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bu gün itibariyle deprem bölgesi için kuru gıda teminine çalışacağız. Tüm Ordulu yardımsever hemşerilerimizle birlikte deprem bölgesindeki depremzede vatandaşlarımızın kuru gıda ihtiyacını karşılamak için seferber olacağız. Toplayacağımız kuru gıdaları Altınordu, Fatsa ve Ünye ilçelerimizde ve gerekirse iç kesimdeki ilçelerimizde temin edeceğimiz depolarda muhafaza edeceğiz. Deprem bölgesinden talep geldiğinde bu depolardaki kuru gıdaları tırlara yükleyerek, deprem bölgesine göndereceğiz. Bunun için gerekli hazırlıklarımızı yaptık” dedi.

Toplantıya katılanlar, deprem bölgesine yapılacak yardımlar ve ilimize gelecek afetzedelerle ilgili yapılacak çalışmalar konusunda görüş, öneri ve düşüncelerini dile getirdiler.

Ordu Valiliğinin kuru gıda yardımına destek vermek isteyen yardımsever Ordulular, kuru gıdayı kendileri temin ederek Ordu Valiliğinin Altınordu, Fatsa ve Ünye ilçelerinde temin ettiği depolara teslim edebilecekleri gibi arzu eden yardımseverler, Ordu Valiliği bünyesinde faaliyet gösteren Ordu Kamu Hizmetlerini ve Sosyal Hayatı Destekleme Derneği’nin Vakıfbank Ordu Şubesindeki IBAN TR13 0001 5001 5800 7285 9921 36 nolu hesabına nakdi bağışta bulunarak, kuru gıda alınmasına katkıda bulunabilecek.

Genel

Depremler değil binalar öldürür!

Yazılacak gibi değil. Elim klavyeye gitmiyor. Nereden, nasıl başlayacağımı da bilmiyorum. Kalbin sıkışıyor, yüreğim kanıyor…

İsyandayım!

Televizyon ekranına, sosyal medyadaki görüntülerine bakamıyorum, gördüklerim karşısında yaşamaktan utanıyorum.

Böyle bir yaşama lanet okuyorum…

Pandemi, orman yangını, sel felaketi derken, depremle hayatımız altüst oluyor.

Son beş yılda dünyanın felaketini yaşıyoruz…

Adeta acıda sınanıyoruz…

Sabahın dördünde 7.7 şiddetinde depremle uyanıyoruz…

Sonra 7.6…

Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman yerle bir oluyor…

On binler, yüzbinler göçük altında kurtarılmayı bekliyor…

Dayanılır gibi değil!

Biliyorum, tüm ülke ağıtta…

Çaresiz gözyaşı döküyorlar…

Yazılarımda hep bilimden, fenden; bilimin, bilginin ne kadar önemli olduğundan bahsediyor; hangi konuda yazı yazsam konuyu bilime, fenne getiriyor, toplumun bilinçlenmesine küçükte olsa bir katkı sunmaya çalışıyorum.

Aslında depremi anlatmaya çalışıyorum!

Ya da doğa afetlerini…

İnsanlar göçük altında, kurtarılmayı bekliyor…

“Yardım edin!” çığlıkları…

Kocaman bir bölge…

Milyon nüfus…

Köyler, kasabalar, ilçeler, iller, büyük şehirler…

Nasıl kurtarılacak?

Yardım eli nasıl uzatılacak?

Yaralar nasıl sarılacak?

Deprem öldürmez, binalar öldürür!

Bakın büyük şiddette oluş depremlere:

1-) Şili Depremi (1960)

Şiddeti: 9.5

Süresi: –

Ölü sayısı: 3 bin

2-) Alaska Depremi (1964)

Şiddeti: 9.2

Süresi: 4.38 dakika

Ölü sayısı: 131

3-) Endonezya Depremi (Sumatra Adası) (2004)

Şiddeti: 9.1

Süresi: 8.3 – 10 dakika

Ölü Sayısı: 23 binden fazla

4-) Japonya (Tohoku) Depremi ve tsunamisi (2011)

Şiddeti: 9.0

Süresi: 6 dakika

Ölü sayısı: 15 bin 900

5-) Rusya (Kamçatra) Depremi (1952)

Şiddeti: 9.0

Süresi: –

Ölü sayısı: 0

6-) Şili Depremi (2010)

Şiddeti: 8.8

Süresi: 3 dakika

Ölü sayısı: 723

7-) Küba (Jamaika) Depremi (2020)

Şiddeti: 7.7

Süresi: –

Ölü sayısı: –

Rakamlardan da anlaşılacağı üzere depreme hazırlıklı olmak ile ölüm arasında bir paralellik var.

Ne kadar depreme hazırlık o kadar az ölüm!

Depremin en çok olduğu ülke Japonya!

Onlara deprem vız geliyor…

Yedi ve üstündeki depremler bile sıradan…

Ölüm yok, yıkım yok, hasar yok…

Bizler, depreme; kader, alın yazısı, mukadderat diyoruz…

Tanrının bizi cezalandırdığını düşünüyoruz.

Ya da bir işaret!

Deprem ülkesiyiz…

Üçüncü Jeolojik Zamanın başında Anadolu’nun büyük bir bölümü kara haline gelmiştir.

Dördüncü Jeolojik Zamanda Türkiye aşağı yukarı bugünkü görünümünü almıştır.

Genç bir kara parçasıdır Türkiye, hala oluşum halindedir. Yer hareketleri sürmektedir.

Deprem değil binalar öldürür…

Değil bilim adamları, din adamları bile isyandalar…

İlahiyatçı Nihat Hatipoğlu bile kader, mukadderat anlayışına isyan etti ve şöyle dedi: “Bu yapıların iznini veren, kolonları kıran, yanlış malzeme kullanan, katil hükmündedir İslam dininde, zalimdirler.

Bilim adamlarının, işin uzmanlarının sözü, bizim için dini bir emir gibidir. Geçmişte dinlemediğimiz için bunlar başımıza geldiyse buna kader demeyeceğiz. Kader bu değil. Kader akıllı düşünmektir. Kader tedbir almaktır. ‘Akıldan daha büyük tedbir yoktur’ diyor sevgili peygamberimiz.

Bir yıllık binalar yıkılıyor. Demek ki hile hurda var. Bunların hesabını öyle bir sormalıyız ki bir daha böyle bir şeye tevessül edemesinler.”

Nihat Hatipoğlu doğru söylüyor.

Bilim adamları ne diyor ise odur!

Depremler değil binalar öldürür!

DOĞA

Depremler değil binalar öldürür!

Yazılacak gibi değil. Elim klavyeye gitmiyor. Nereden, nasıl başlayacağımı da bilmiyorum. Kalbin sıkışıyor, yüreğim kanıyor…

İsyandayım!

Televizyon ekranına, sosyal medyadaki görüntülerine bakamıyorum, gördüklerim karşısında yaşamaktan utanıyorum.

Böyle bir yaşama lanet okuyorum…

Pandemi, orman yangını, sel felaketi derken, depremle hayatımız altüst oluyor.

Son beş yılda dünyanın felaketini yaşıyoruz…

Adeta acıda sınanıyoruz…

Sabahın dördünde 7.7 şiddetinde depremle uyanıyoruz…

Sonra 7.6…

Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman yerle bir oluyor…

On binler, yüzbinler göçük altında kurtarılmayı bekliyor…

Dayanılır gibi değil!

Biliyorum, tüm ülke ağıtta…

Çaresiz gözyaşı döküyorlar…

Yazılarımda hep bilimden, fenden; bilimin, bilginin ne kadar önemli olduğundan bahsediyor; hangi konuda yazı yazsam konuyu bilime, fenne getiriyor, toplumun bilinçlenmesine küçükte olsa bir katkı sunmaya çalışıyorum.

Aslında depremi anlatmaya çalışıyorum!

Ya da doğa afetlerini…

İnsanlar göçük altında, kurtarılmayı bekliyor…

“Yardım edin!” çığlıkları…

Kocaman bir bölge…

Milyon nüfus…

Köyler, kasabalar, ilçeler, iller, büyük şehirler…

Nasıl kurtarılacak?

Yardım eli nasıl uzatılacak?

Yaralar nasıl sarılacak?

Deprem öldürmez, binalar öldürür!

Bakın büyük şiddette oluş depremlere:

1-) Şili Depremi (1960)

Şiddeti: 9.5

Süresi: –

Ölü sayısı: 3 bin

2-) Alaska Depremi (1964)

Şiddeti: 9.2

Süresi: 4.38 dakika

Ölü sayısı: 131

3-) Endonezya Depremi (Sumatra Adası) (2004)

Şiddeti: 9.1

Süresi: 8.3 – 10 dakika

Ölü Sayısı: 23 binden fazla

4-) Japonya (Tohoku) Depremi ve tsunamisi (2011)

Şiddeti: 9.0

Süresi: 6 dakika

Ölü sayısı: 15 bin 900

5-) Rusya (Kamçatra) Depremi (1952)

Şiddeti: 9.0

Süresi: –

Ölü sayısı: 0

6-) Şili Depremi (2010)

Şiddeti: 8.8

Süresi: 3 dakika

Ölü sayısı: 723

7-) Küba (Jamaika) Depremi (2020)

Şiddeti: 7.7

Süresi: –

Ölü sayısı: –

Rakamlardan da anlaşılacağı üzere depreme hazırlıklı olmak ile ölüm arasında bir paralellik var.

Ne kadar depreme hazırlık o kadar az ölüm!

Depremin en çok olduğu ülke Japonya!

Onlara deprem vız geliyor…

Yedi ve üstündeki depremler bile sıradan…

Ölüm yok, yıkım yok, hasar yok…

Bizler, depreme; kader, alın yazısı, mukadderat diyoruz…

Tanrının bizi cezalandırdığını düşünüyoruz.

Ya da bir işaret!

Deprem ülkesiyiz…

Üçüncü Jeolojik Zamanın başında Anadolu’nun büyük bir bölümü kara haline gelmiştir.

Dördüncü Jeolojik Zamanda Türkiye aşağı yukarı bugünkü görünümünü almıştır.

Genç bir kara parçasıdır Türkiye, hala oluşum halindedir. Yer hareketleri sürmektedir.

Deprem değil binalar öldürür…

Değil bilim adamları, din adamları bile isyandalar…

İlahiyatçı Nihat Hatipoğlu bile kader, mukadderat anlayışına isyan etti ve şöyle dedi: “Bu yapıların iznini veren, kolonları kıran, yanlış malzeme kullanan, katil hükmündedir İslam dininde, zalimdirler.

Bilim adamlarının, işin uzmanlarının sözü, bizim için dini bir emir gibidir. Geçmişte dinlemediğimiz için bunlar başımıza geldiyse buna kader demeyeceğiz. Kader bu değil. Kader akıllı düşünmektir. Kader tedbir almaktır. ‘Akıldan daha büyük tedbir yoktur’ diyor sevgili peygamberimiz.

Bir yıllık binalar yıkılıyor. Demek ki hile hurda var. Bunların hesabını öyle bir sormalıyız ki bir daha böyle bir şeye tevessül edemesinler.”

Nihat Hatipoğlu doğru söylüyor.

Bilim adamları ne diyor ise odur!

Depremler değil binalar öldürür!